06/11/2011
Köyde Kurban Bayramları
Kurban bayramlarının hazırlıkları daha arife gününden başlardı. Kurbanlara akşamdan bakılır otu samanı verilirdi. Hatta daha yakından ilgilenmek için akşamdan kurbanlık hayvana ekmek yedirip helallık alanlar bile olurdu. Evin büyüğü, kurban kesiminde kullanılacak bıçakları akşamdan biler, özenle temiz bir beze sarar uygun bir yerde saklardı. Malın davarın alafı, otu akşamdan sepetlere tepilirdi bayram telaşında uğraşmamak için.Sabah verilmesi evdeki bayanlara bırakılırdı.
Köyde olan büyüklerimiz camiye gitmek için evden çıkıp yola koyulurken sokaklarda bir canlılık, bir hareketlilik yaşanırdı. Ancak Hınar mahallesinin camiye gelişi ayrı bir şenlikti köyden uzak olması nedeniyle.
Hınar mahallesinden yola çıkan Bilal Emmi beline verdiği değeneği ile önde, Ali Emmi kalın camlı gözlüklerinin ara sıra üstünden bakarak elindeki baston değeneği ile arkada; yer yer batak olan yolda değeneğinin ucu ile batmayacak sağlamlıktaki yerleri bularak çamurları geçip arkasına takılan gençlere kılavuzluk ederdi. Bu yolculuk öyle ağır olurdu ki sabah tan yeri ağarırken yola çıkan Hınar cemaati namaz saatine cami kapısına ancak ulaşırlardı. Cami kapısında ve Çelti'de oturanlarla selamlaşıp hal hatır sorulduktan sonra musinli yaşlılar camiye girer, gençler ise Çelti'de namaz vaktine kadar sohbet edip şakalaşarak namaz öncesi zamanı kendilerince değerlendirirler sonra da bayram namazı saatinde içeri girerlerdi. Bayram namazı kılınıp selam verildikten sonra delikanlılığa yeni adım atan gençler fısıltılı konuşmalarla dışarı çıkıp ayakkabılarını yarım yamalak giyerek Çelti'ye çıkarlardı ve büyüklerin çıkışı ile bayramlaşma başlardı. El öpmeler, kucaklaşmalar samimi bir şekilde tam BAYRAM HAVASI'nda geçerdi. Ayrıca o güne kadar herhangi bir gerekçeyle küskün olanların barışmasını herkes ilgiyle izler ve dargınlığın ortadan kalkmasına tanık olmanın sevincini yaşarlardı. Öpülen elden öpen dudaklar daha bir saygı görürdü.
Sonra her bir harmanda ayrı bir kurban olmak üzere kurban ortaklarının kurban kesmeleri öncesinde tekbir seslerinin hoş sedası sonrasında kurbanlar kesilirdi. Kurbandan pay almak için kurban kesilen yerin etrafında dört dönen köpeklere bile merhametli davranılması; daha kurbanlar pay edilmeden elinde ağaçtan özenle yapılmış şişlerle gezen çocukların şişine et takılıp gönderilmeleri kurban etinin konu komşuyla paylaşılması ruhuna çok uygun davranışlardı. Daha sonra etin soğumasını bile beklemeden pişirilmek üzere yumuşak yerlerinden kesilip seçilen et tencerede pişirilir orada olanlara ve o sırada oradan geçenlere sıcak sıcak ikram edilirdi. Espiriler ve şakalaşmalar eşliğinde iştahla kurban etinin yenmesi ayrı bir zevkti. Şimdi özlemle yad etmek kaldı biz gurbetçilere. Köyde yaşamını sürdüren ve bayram kültürümüzü yerinde yaşayanlara ne mutlu.
Dünün güzelliklerini özleyerek hüzünle şu soruların yanıtını arıyorum: Nerde o güzel günler; nerde o saygın insanlar? Nerde öğretmen okullarında okuyan, lisede okuyan ve arife günlerinde Uzun Çayırları aşıp akşam karanlığında köpek havlamaları ile "bir gelen var" umudunu veren gençler? Nerde gurbette çalışan ve bayramı köyde geçirmek için özel minibüsler tutarak akşam karanlığında köye gelen ve sıladaki insanları bayram sevincine boğan o vefakar insanlar? Nerde o Panteblerin, Napuzarların yolunu umutla bekleyen anneler, babalar, gelinler, bacılar? Nerde köye can veren o insanlar?
O bakir ve güzel doğaya nefes aldıran orada yaşayan insanlarmış meğer. Köylerin güzelliği, bayramların bayram gibi geçmesi o güzel insanların arazide, bağda- bayırda arı gibi çalıştığı günlerde kalmış. Yüzümüze gülen, ruhumuzu dinlendiren yalnız başına o dağa parçası değilmiş, onunla bütünleşen insanlarmış meğer.
Gurbetten gurbete, gurbetten sılaya bayram sevincini yaşamak artık telefonların tuşlarına kaldı. Telefonumuzda kayıtlı tüm hemşerilerimize " bir alo" demek köydeki bayram sevincimizi yaşamaya yetmez ama yüreğimizi o anlamda hoplatmaya belki yeter.
En iyi dileklerimle tüm köylülerimin kurban bayramını kutluyor en derin sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Öner DEMİRCİ